31 Ekim 2013 Perşembe

İstiklal Marşımız

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!



Mehmet Akif Ersoy

İstiklal Marşımızın Hikayesi

İstiklal Marşımızın Hikayesi

Kurtuluş Savaşı’nın başladığı yıllarda, cephedeki askerlerimizi coşturacak, onların morallerini yükseltip ulusal duygularını güçlendirecek bir ulusal marşın hazırlanması düşüncesi, Genelkurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey tarafından ortaya atıldı. Bunun üzerine Millî Eğitim Bakanlığı ödüllü bir yarışma açtı ve durumu tüm yurda duyurdu. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Değerlendirme komisyonu şiirlerin tamamını inceledikten sonra altı tane şiir, ulusal marş olmaya uygun görülüp ayrıldı, ötekiler elendi. Ancak yapılan değerlendirmede bu altı şiirin de ulusal marş olma niteliği taşımadığı sonucuna varıldı. 

Zamanın Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, ulusal marşı Mehmet Akif Ersoy’un yazmasını istiyordu. Oysa Mehmet Akif, uçunda para ödülü olduğu için yarışmaya katılmamıştı. Ulusal marş niteliği taşıyan bir şiirin bulunamaması üzerine dostları devreye sokularak Mehmet Akif ikna edilmeye çalışıldı. Sonunda para ödülünün kaldırıldığı konusunda güvence verilince Mehmet Akif, marşı yazmayı kabul etti.Daha önce ayrılan altı şiirle Mehmet Akif’in yazdığı şiir arasında yapılan değerlendirmede Akif’in şiiri birinci oldu.1 Mart 1921 günü Meclis’in yaptığı oturumda Hamdullah Suphi Tanrıöver, kürsüde şiiri okudu. Seçim için son sözün Meclis’e ait olduğunu belirtti.Nihayet 12 Mart 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi yeniden toplandı. 

Türk bayrağı, ulusumuzu temsil eden kutsal bir semboldür. Gururumuz, onurumuz, varlığımız, birlik ve bütünlüğümüz, her şeyimizdir, canımızdır. Bayrağımızla övünürüz, kıvanç duyarız. O dalgalanırken bağımsızlığımızı görürüz. Cennet yurdumuzun tüm güzelliklerini, şehitlerimizi, kahraman atalarımızı, geleceğimizi görürüz şanlı bayrağımızda…İstiklal Marşı da ulusal birliğimizin ve özgürlüğümüzün bir sembolüdür. İstiklal Marşı, çağlar boyunca bağımsız yaşamış ulusumuzun bağımsızlık aşkını, ulusal ve kutsal değerlere olan bağlılığını, kahramanlığını yansıtır.Bayrağımıza ve İstiklal Marşı’mıza saygı gösterir onları canımız gibi severiz. 

Çoğu zaman bayrağımızı öperiz, gördüğümüzde heyecanlanırız. Ulus olarak zor günlerimizde İstiklal Marşı’mızı kah içimizden, kah tüm dünyaya haykırarak söyleriz.Bayrağımızı temiz bir yerde özenle saklarız. Ulusal bayramlarda, yerel kurtuluş günlerinde, bayrağımızı evimizin en güzel yerine asmaktan onur ve gurur duyarız.İstiklal Marşı eşliğinde bayrağımız göndere çekilirken hepimiz büyük bir coşku ve gurur duyarız. Saygımızı ise duruşumuzla, davranışımızla, ağırbaşlılığımızla belli ederiz.İstiklal Marşı söylenirken konuşulmayacağını, yürünmeyeceğini dalgınlıkla da olsa hareket edilmeyeceğini hepimiz bilir ve bu kurallara uyarız. Uymayanları zamanı gelince uyarırız.Ulusal bayramlarda, okulumuzun açılış ve tatile giriş günlerinde, resmî toplantılarda, 10 Kasımlarda İstiklal Marşı’nın söylenmesi artık bir gelenek haline gelmiştir. [Alıntıdır]

30 Ekim 2013 Çarşamba

Seni Sensizde Yaşayarak Sevdim Ben...


Seni Sensizde Yaşayarak Sevdim Ben


Seni Sensizde Yaşayarak Sevdim Ben...

Seni Sen Olmadan Sen varmış gibi de sevdim.....Sadece SEVDİM... 

Seninle olan anılarımızla birlikte yaşadım sen olmadan seninle geçirdim ben sen varmışçasına... 

Yine çay bahçesine gittim her zaman oturduğumuz yere oturup yine senin hayalinle bir sigara yaktım sensiz ama seninle bir çay içtim gözlerime çizdiğim hayalinle....

Hani seninle tanışmış olduğumuz o kafe varya hala duruyor masalar yine aynı Seninle Adımızın kazılığı olduğu masada duruyor ama bir tek eksik var oda SEN ve BEN......

Gezdiğimiz sokaklar caddeler bana hep seni anlatıyor sensizliğin ışığında sokak lambası aydınlatıyor artık sen yoksun ama anılarımız saklı gezdiğimiz caddeler ve sokaklarda...

İşte Ben Seni Unutamadım...Unutturmadı Hatırlarımız Seni Bana...

İstesem de Unutamadım...İşte Ben Seni Sensiz Yaşayarak ta Sevmeye devam ediyorum sen olmadan gözlerime Çizdiğim HAYALİNLE....

[Delirüzgar]

Sözlerim....[Özlüyorum Seni]

Her ne kadar Çekip gitsende... Ben Hala Seninleyim Seni Yaşıyor Seni ÖZLÜYORUM ..Seninleyim...Ama Sensizim..Sensizliği içinde bir benim... [Delirüzgar]

Sözlerim....[Yazdırana Bak]

Sözleri Yazana Değil Sözleri Yazdırtana BAK, Yazan Ben Değil , Kalbim , Yazdıran Sen Değil Sana Duyduğum Sevdam...  [Delirüzgar]

Bir Kırık Kalem...Boş Bir Kağıt..


Bir Kırık Kalem...Boş Bir Kağıt..

Giderken içimdeki şairi yaktın kalemini kırdın hayallerini aldın!
Geriye bir tek kağıt kaldı , temiz bir kağıt... Ne yazılıyor ne çiziliyor! 


İşte o ikimizi anlatıyor

Ne yazar Ne Çizer Kalemim 
Sen ve Benden Kalan Boş Bir Kağıt ....
Sözlerim Kaldı .. Sana söylemeyi İsteyipte SÖYLEYEMEDİĞİM Sözler Birde...
Bir kırık kalem... Boş bir kağıt kaldı geriye... 


[Delirüzgar]

Anlatamam derdimi dertsiz insana

- ANLATAMAM DERDİMİ DERTSİZ İNSANA  -  

Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez

Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz


[AŞIK VEYSEL]

Gülümse

- GÜLÜMSE - 

Durmadan kurulup dağılan bu yerde
Hiç bir dost arama.
Güvenilir bir sığınak, hiç! ..

Bırak acı yüreğinde konaklasın
Olmaza çare arama...
Kimse sana gülmeden sen acıya gülümse,
Yaşamana bak!


[ÖMER HAYYAM]

AŞK

-AŞK-

Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma...
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben


Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun
Dünya esen yel üstüne kuruldu..
Varlığımız iki yokluk arasındadır
Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin


Medresede söz vardır tekkede de hal
Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de
İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi
Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir

Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak
Yarını düşünmen beyhude bir heves
Bir çok kişiden arda kalanlar
Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin...


[ÖMER HAYYAM]

Bir Kalb Ki...

Bir kalb ki onun sevmesi, aldanması yok.
Tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok.
Bin kez yazık olsun sevisiz bir yüreğe,
Aşksız geçecek günlerin faydası yok


[Ömer Hayyam ]

24 Ekim 2013 Perşembe

An Gelir


An gelir insan gülerken ağlarmış. 
Gözyaşları sel olup kalbine akarmış...
An gelir İnsan Gülerken Ağlarmış içten içe... 
An gelir İnsan Yaşarken Öldürürmüş 
Yaşayanları yaşananlardan dolayı 
Yaşarken öldürürmüş. 
Sende Benim 
Yaşarken 
Ö
L
D
Ü
R
D
Ü
Ğ
Ü
M
S
Ü
N


[ D E L İ R Ü Z G A R ] 

Sözlerim...[Nerdesin]

Mecnun'un Leyla'sı Kerem'in Aslı'sı Ferhat'ın Şirin'i benim de bakmaya kıyamadığım güzelliklerin habercisi bahar gözlü yar..Nerdesin....  [Delirüzgar]

Hayatım

HAYATIM

Hayat Devam Ediyor Sensiz Sessiz ,
Hiç Hareket Yok ,
Sanki Gecenin Sessizliği Çökmüş Yüreğime , 
Sensiz Geçecek Bir Gece 
Sesiz Geçcek Bir Saat ÖMÜR Gelir Bana 
Unutma Bu KALP senle Atıyor Senle Bu Beden HAYAT ta var ..

Delirüzgar..... 

Özlerim Seni... Özledim Seni...


Seni özlerim, seni söylerim Böylesine yalnız gecelerime...Sen yokken...Sana Olan sevdamı Fısıldarım... Esen Rüzgar İle..SENİ NASIL SEVDİĞİMİ...SENİ NASIL ÖZLEDİĞİMİ BİR BİLSEN... Gözlerimden Yaş damlamıyor belki ama.. Yağmurlar iniyor gökyüzünden..gök yüzü ağlıyor benim yerime... Özledim Seni... Özledi Gözlerim....

[Delirüzgar]                      

Merhaba Yalnızlığımın Sesi


Merhaba Yanlızlığımın Sesi... 




Yine hüzünlü bir gece yine yalnız hissediyorum kendimi etrafımda o kadar çok seven varki ama ben yalnızım işte.. 


Gezdiğim sokaklarda sanki herkesin içinde kaybolan bir ben , Yalnızlığımı o zaman anlıyorum Milyonların içinde bir ben dolaşıyorum...

Elimden tutanım olmadığı için mi ? gözlerimde gözlerin olmadığı içinmi ? bilmiyorum ama ben kendimi yalnız hissediyorum... 

Yanlızlığı dört duvar arasında hissetmedim ben...Ben Milyonların içinde dolaşırken bir kaldığımı anladığım zaman YANLIZIM ben dedim.... 

İşte bir kalemim var birde boş sayfalarım var yaşanmamışlıklara olan özlemimi karalıyorum sadece Boş sayfalara birde YALNIZLIĞIMI..

DeliRüzgar.....

Sen Bir Deryasın...



Sen Bir Deryasın... 



Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz.. Sen Koskoca Bir Ummansın Gözlerine Dalıp Gittiğim Bir Deniz Misali sonu Olmayan Bir DERYAsın sen.... [Delirüzgar]

Kurtuluş Savaşı İle İlgili Kısa Bilgiler

Kurtuluş Savaşı Kısa Özet - Kurtuluş Savaşı Hakkında Yazı - Kurtuluş Savaşı Özet Bilgi - Kurtuluş Savaşı Hakkında Yazı - Kurtuluş Savaşı ile İlgili Bilgi - Kurtuluş Savaşı ile İlgili Yazı TBMM Hükümeti, Mustafa Kemal’in başkanlığında iç ve dış düşmanlarla savaşa başladı. Bu savaş, Kurtuluş Savaş’ıydı. Hükümet, kararlı tutumuyla ilk başarısını Doğu Cephesi’nde gösterdi. Ruslarla 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması yapıldı. Türk ordusu, Batı Cephesi’nde, İnönü’de Yunanlılar karşısında zafer kazandı (10 Ocak 1921). Ancak Yunanlılar, güçlerini artırıp, yeniden saldırıya geçtiler. Amaçları, Eskişehir ve Kütahya’yı alıp Ankara’ya yürümekti. Yunanlılar, İnönü’de Türk ordusuyla tekrar karşı karşıya geldiler. İsmet Paşa komutasındaki Türk ordusunun üstün direnme gücü karşısında Yunanlılar yenildi (21 Mart -1 Nisan 1921). Yunanlılar üst üste yenilince daha büyük hazırlığa giriştiler.10 Temmuz 1921’de tekrar saldırdılar. Afyon, Kütahya ve Eskişehir Yunanlıların eline geçti. Türk daha fazla kayıp vermemek ve durumunu güçlendirmek için Sakarya ırmağının doğusuna çekildi. Bu durum TBMM’de büyük heyecan uyandırdı. Çünkü düşman Ankara’ya doğru ilerliyordu. 


Bunun üzerine, Mustafa Kemal, Başkomutanlığa getirildi. İlk önce ordunun gereksinimlerinin karşılanması için Türk milletinden yardım istedi. Bunun üzerine herkes elindeki bütün olanaklarla Türk ordusuna destek oldu. Yunanlılar, Türk ordusunun güçlenmesine fırsat vermemek için ilerlemelerini hızlandırdılar. Sakarya ırmağının batısına kadar geldiler. Burada Türk ordusuyla karşılaştılar (23 Ağustos 1921). İki ordu arasındaki savaş 22 gün 22 gece sürdü. Türk ordusu parlak bir zafer daha kazandı (13 Eylül 1921).

Yunanlılar, geri çekilmek zorunda kaldılar. Bütün yurtta şenliklerle kutlanan bu zafer den sonra Mustafa Kemal’e Türkiye Büyük Millet Meclisi, mareşallik rütbesi ile gazilik unvanı verildi (19 Eylül 1921). Bu zafer, Türk ulusunun öz güvenini büsbütün artırdı. Ancak, düşmanın, yurttan tümüyle atılması gerekiyordu. Bu amaçla Mustafa Kemal, büyük bir savaş hazırlığına daha girişti. Ordumuzu güçlendirdi. Fevzi Paşa ve İsmet Paşa gibi komutanların ileri gelenleriyle birlikte birlikte, son bir saldırı planı hazırladı. Büyük saldırı,26 Ağustos 1922 sabahında başladı.30 Ağustos günü Dumlupınar’da yapılan Başkumandandan Meydan Muharebesi’yle düşman, yenilgiye uğratıldı. Mustafa Kemal, ünlü emrini verdi: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz ‘dir, ileri!” Bunun üzerine Türk ordusu, düşmanı İzmir’e kadar kovaladı. 9 Eylül günü, kalan düşman askerleri, rıhtımdaki gemilere binerek kaçtılar. Böylece yurdumuz, düşmandan temizlenmiş oldu ve bağımsızlığına kavuştu. 

Kaynak: Belirli Günler ve Haftalar Kitabı, Rasim Bakırcıoğlu, Bilim ve Kültür Yayınları Limited Şirketi, Ankara, 2000.